KİRLİ SAC:
Adına bakıp da böyle de yemek mi olurmuş demeyin? Olur, hem de sacın başına oturduğunuzda parmaklarınızı bile yersiniz. Bu yemek çarşıda ekmek fırınlarında pişirilir. Genellikle erkekler hazırlar. Yaz mevsiminde öğle yemeği için eve gitmeyen esnaflara hazır yemektir. Üç beş esnaf bir araya gelip, birlikte hazırlayıp yemeği fırına verirler. Sac, fırınlarda veya kasaplarda bulunur. Yenisi pişirilinceye kadar sac yıkanmadan saklanır. Bunun için “Kirli Sac” denilmektedir. Yıkanmamasının sebebi de, sacın paslanmasını engellemek içindir.
Kasaptan veya fırından alınan sac, içine su konularak fırına sürülür. Su kaynayınca iyice yıkanır. Yeteri miktarda patlıcan , soğan, domates, birkaçı acı olmak üzere biber ve 2-3 baş sarımsak doğranır.Yiyecek kişinin sayısına göre sacın büyüklüğü, sebzenin ve etin miktarı ayarlanır.Kasaptan eti alırken “sac eti” yapılacağı söylenir.Kasap da eti ona göre doğrar. Kuyruk yağı koyar. Sebzelerimizi iyice karıştırdıktan sonra et sebzelerin görünmesini engelleyecek şekilde yerleştirilir. Sacın kenarlarına ince doğranmış kuyruk yağı konulur. Bundan sonrası fırıncının işidir. Yemeğin tuzu zamanı gelince fırında katılır. Yemek, 1-1,5 saat içerisinde pişer. Kişi sayısınca sıcak somun alınır, sıcak sıcak yenilir, beklemeye gelmez, yerken çatal kaşık kullanılmaz, yanına bir de karpuz kestin mi değme keyfine. Yerken sona kalan kişi, sacı bulaşık kalmayacak şekilde bitirir, yıkanmaya gerek kalmaz. Yemekten sonra sac yıkanmadan alınan yere teslim edilir. Eskiden böyleydi. Ama şimdi böyle değil. Evlere getirilen sacları yıkamadan getirmek pek uygun düşmüyor. Ama yıkanan sac, uzun süre kullanılmayınca paslanıyor.
Bir gün yolunuz Kargı’ya düşerse “Kirli Sac” yemeden gitmeyiniz. Nasıl yapacağım diye düşünmenize gerek yok. Hangi kasaba gitseniz sizin için yemeği seve seve hazırlar, fırına verir, size de afiyetle yemek düşer.
SIRIK KEBABI:
Bütün olarak kesilen kuzunun derisi yüzülür ve içi temizlenir. Uzunca bir sırığa tam ortadan geçirilerek, özel olarak hazırlanmış çöplerle kuzunun karnı dikilir. Ocakta yakılan ateşin başında çevrilerek pişirilir. Pişirilirken akan yağ bir kapta toplanır. Buna serit adı verilir. Serit de ayrıca kaynatıldıktan sonra, ekmekle beraber yenir. 2-3 saat sonra iyice pişen kuzu, sırıktan çıkarılarak parçalanır ve servise sunulur. Her zaman bulunur.
TARHANA:
İlk iş olarak tarhananın “düzgün”ü hazırlanır. Düzgün; bir leğenin içerisine bir miktar yoğurt, üzerine soğan, sarımsak, acı biber, domates, maydanoz, nane, dereotu, fesleğen iri parçalar halinde doğranıp, iyice karıştırılarak hazırlanır.Tuz katılır. Bir hafta sonra, yeteri miktarda unla, hazırlanan düzgün, yoğrulup mayalanmaya bırakılır. Havanın güneşli olduğu bir gün tarhana dökme işlemi yapılır.Tarhana hamuru ufak parçalar halinde bir çarşaf üzerine dökülür. Hafif kurumaya yüz tutunca ufalama işlemi yapılır. İyice ufalanan tarhana elekten elenerek ayrı bir çarşafa serilir. Kuruyunca bez torbalar içerisinde muhafaza edilir. Tarhananın soğanı çok lezzetlidir. Mahallenin kadınları soğan yemek için tarhana yapanlara yardıma gelirler. Tarhana dökme, ufalama işlemi çok ağır ve yorucu olduğundan imece usulü yapılır. İş bitince bir tencere tarhana pişirilip yenir. Taze tarhananın tadına doyum olmaz.
Tarhana çorbası sofralarımızın baş yemeğidir. Tencere içerisine bir miktar yağ, salça ve kıyma konur. Üzerine istenilen miktarda su konulup, birkaç kaşık tarhana ilave edilir. Kaynayana kadar karıştırılır. Sıcak sıcak servis yapılır.
MIHLAMA:
Ramazanda iftar sofralarımızın ikinci yemeğidir. Tarhana çorbasından sonra gelir. Hemen hemen tüm iftar sofralarında bulunur. Kıyma, soğan ve yumurtadan yapılır. Soğanlar ince ince kıyılır, yağda kavrulur, yemeğe yeteri miktarda kıyma katılır. Pişmeye yakın yumurtalar kırılır, dağılmayacak şekilde pişene kadar beklenir. Piştiği tava ile sofraya getirilir, servis esnasında isteyen limon katabilir.
Son zamanlarda mıhlamaya patates, mantar ve ıspanak katılsa da bu, kalabalık ailelerin yemeği çoğaltmak için kullandıkları bir yoldur. En iyi mıhlama, kıyma, soğan ve yumurtadan yapılanıdır.
SOĞAN GALLESİ:
İftar sofralarımızın vazgeçilmez yemeklerinden biridir. Ceviz büyüklüğündeki soğanlar, soyulur, yeteri miktarda kuşbaşı et yıkanarak, soğanlarla birlikte çömleğe konulur. Ayrıca su katılmaz. Fırına verilir. Akşam iftar sofrasında sıcak sıcak servise sunulur.
KEŞKEK:
Keşkek iki türlü pişirilir: Birincisi, ramazan ayında fırına verilir. İftara hazır yemektir. Zahmetsiz hazırlanır. İkincisi de düğünlerimizde büyük kazanlarda pişirilenidir. Bu çok zahmetlidir. Düğün keşkeğini herkes pişiremez, ustalık ister. Bu işi yapanların sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Bunlara “Keşkekçi” denir.
Biz fırın keşkeğini anlatalım: Fırına konulacak çömleğin büyüklüğüne, küçüklüğüne göre keşkekliğin miktarı ayarlanır. Bir ölçek keşkekliğe 4.5 bardak su konulur. Keşkekliğin durumuna, damak zevkine göre ölçü değişebilir. Keşkeğin yumuşak olmasını isteyenler suyunu biraz fazla koyabilirler. Bunun ayarını kadınlarımız en iyi bilir. Yemeklik şeklinde doğranan soğanlar ile büyükçe bir parça sığır eti veya tavuk eti çömleğe konulup mahalle fırınına verilir. Sığır eti daha iyi olur. İftara 45 dakika kala çömlekler fırından çıkar. Artık zamana karşı yarış başlamıştır. Keşkeğin iftara yetişmesi için acele edilir. Çömleğin içindeki et parçası, kemiklerinden ayrılır ve ince ince didilir, tekrar çömleğin içine konulup tahta kaşıkla güdellenir yani karıştırılır. Güdelleme işlemi etle keşkeğin sakız gibi birbirine karışıncaya kadar devam eder. Bu iş tamamlandıktan sonra keşkek servis tabağına boşaltılır, kaşığın arkasıyla keşkeğin üzeri düzeltilir. Sonra kaşığın ön yüzüyle keşkekte süs şeklinde çukurluklar oluşturulur. Üzerine kızgın tereyağı katılıp servise sunulur.
İNCİR UYUŞTURMASI:
İftar sofrası tatlısız olur mu? İftar sofralarımızın vazgeçilmez tatlısı “İncir Uyuşturması” dır. İncir uyuşturması incir, süt ve şekerden yapılır. İncirler, küçücük parçalar halinde doğranır, bir tepsi içerisinde üzerine toz şekeri karıştırılarak tahta kaşığın tersiyle iyice ezilir. Bu arada süt ocakta kaynamaktadır. Ezilen incirlerin üzerine bir miktar süt konulur ve tekrar karıştırılır. Karıştırma işlemi tamamlandıktan sonra kaynamakta olan süt iyice ezilmiş incirlerin bulunduğu tepsilere konulur ve karıştırılır, tepsiler kapatılır, üzerleri bir çarşaf veya battaniye ile örtülür. Ilık bir ortamda mayalanmaya bırakılır. İki saat sonra servise hazırdır.
Tarhana çorbası, keşkek, mıhlama ve soğan gallesi iftar sofralarımızın baş yemekleridir. Üzerine “İncir Uyuşturması” ağızlara layıktır. Ramazan boyunca hemen hemen her akşam yediğimiz bu yemekler, ramazandan sonra pek pişirilmez.
FISIRIK:
Bir çeşit tulumba tatlısıdır. 2 yumurta, 2 yemek kaşığı yoğurt, 1 yemek kaşığı sıvı yağ, 1 çay kaşığı karbonat bir kap içinde iyice çırpılır. İçine kulak memesi kıvamına gelinceye kadar un azar azar ilave edilir. Hazırlanan malzeme, ocakta kaynamakta olan kızgın yağın içerisine kaşığın ucuyla parça parça atılır. Kızaranlar alınır. Ayrı bir tencerede bir ölçek şeker ile bir ölçek su, şerbet haline getirilir. Şerbet sıcak sıcak fısırıkların üzerine dökülür. Tatlımız soğuyunca servise sunulur.
MALAK:
Bir tencereye iki tas su konulur, bir çay kaşığı tuz katılır. Su kaynamaya başlayınca bir tas un boşaltılıp tahta kaşıkla karıştırılır. Karıştırma işi un iyice pişene kadar devam eder. Parmağımızı hamura dokundurduğumuzda bulaşmazsa hamur pişmiş demektir. Tencere ocaktan indirilir. Pişen hamur kaşıkla küçük parçalar halinde tepsiye dizilir. Üzerine, çekilmiş ceviz içi ve toz şeker serpilir. Kızgın tereyağı katılıp servise sunulur. Malak, tereyağı donmadan sıcak sıcak yenmelidir.
PEYNİR HELVASI:
Tavaya bir miktar tereyağı ,birkaç kaşık un konulur ve karıştırılarak kavrulur. Üzerine tuzsuz ve yağlı peynir ilave edilir. Tahta kaşıkla peynir iyice eriyinceye kadar karıştırılır. İstenildiği kadar şeker katılarak karıştırılmaya devam edilir. Pişince servis tabaklarına konulup, tereyağı donmadan sıcak sıcak yenilir.
CILBIR:
Bir tavaya, tavanın dibi kapanacak şekilde su konulur. Yeterli miktarda tuz katılır. Su kaynamaya başlayınca istenildiği kadar yumurta suyun içine kırılır. Yumurtalar pişince, suyuyla birlikte ayrı bir kaba alınır. Üzerine kızgın tereyağı ve karabiber katılıp servise sunulur.
BORANİ:
Yumurta, cılbırda olduğu gibi pişirilir. Üzerine sarımsaklı yoğurt katılır. Kızgın tereyağı ilave edilip servis yapılır. Malak, peynir helvası, cılbır ve borani unutulmaya yüz tutmuş yemeklerimizdendir.
SOĞAN SİRKESİ:
İstenildiği kadar soğan, yemeklik şekilde doğranır. Yağda iyice pembeleşinceye kadar kızartılır. Bir miktar kıyma ve sirke katılır. Üzerine karabiber serpilip 5 dakika sonra sıcak sıcak yenir. Grip hastaları için birebirdir. |
|
|
|