Tarihi Eserleri
Alacahöyük
Yapılan araştırma ve kazılar sonucunda Alacahöyük'ün Kalkolitik Çağdan günümüze kadar kesintisiz olarak iskâna sahne olan höyükte 4 kültür katı tespit edilmiştir. Kalkolitik, Eski Tunç, Hitit ve Frig dönemlerini kapsayan bu katlar kendi aralarında 15 ayrı mimari tabakaya ayrılmaktadır.

Bunlar;

Kalkolitik Çağ    :    M.Ö. 4000-3000 ana toprak üzerine 15-9 tabakada,
Eski Tunç Çağı   :   M.Ö. 3000-2000 8-5 tabakada,
Hitit Çağı           :   M.Ö. 1800-1200 4-2 tabakada,
Frig Çağı           :    M.Ö. 750'den itibaren 1. tabakada yer almaktadır.

Kalkolitik Dönemi takip eden ve 4 yapı katı ile temsil edilen Eski Tunç Çağı Alacahöyük'te 13 kral mezarı ile önem kazanmıştır. 5. ve 7. kata ait olduğu ileri sürülen mezarlar şehrin özel bir alanında yer almaktadır. Bunlar biçimleri bakımından Anadolu'nun ve hatta Önasya'nın eşsiz mezar örnekleri olarak nitelenebilir. Mezarlar yetişkin erkek ve kadınlara aittir. Bu mezarlara çocuk ve bebek gömülmemiştir. Ayrıca bu mezarlarda birden fazla gömüye de rastlanmamıştır. Orta Anadolu'daki diğer mezar tiplerinin aksine Alacahöyük'te hem mezarların hem de ölülerin istikametinde bir birlik vardır. Ölü hediyeleri Eski Tunç Çağında Ege ve Önasya'da bilinenlerin en zengini ve çeşitlisidir. Bunların arasında bugüne kadar benzerlerine diğer kültür bölgelerinde rastlanmayan güneş kursları, geyik ve boğa heykelleri, süs eşyaları, kama, kılıç, balta gibi savaş aletleri ile pişmiş toprak, taş, altın, gümüş, tunç, bakır ve elektrondan yapılmış eserler de vardır.

Alacahöyük'ün şu an görülebilir kısmını oluşturan Hitit tabakaları üç yapı katından oluşmaktadır. Bu dönemde, 250 m. çapında daireye yakın şekildeki höyüğün kenarında bir savunma sistemi oluşturulmuş olup, savunma sistemi üzerinde şehre girişi sağlayan iki ana kapının varlığı tespit edilmiştir. Bunlardan biri güneydoğudaki sfenksli kapı, diğeri höyüğün batısındaki kapıdır. Höyük'te olası şehrin dinsel kapısını oluşturan güneydoğudaki sfenksli kapıda, iki sfenks yer almaktadır. İki metreden yüksek olan ve monolit taş lentoları üzerine yontulmuş olan sfenks protomlarında başlar dikkati çekmektedir. Dışarı taşkın şişkin gövdeli sfenksler ayrık ve kısa bacaklar üzerinde durmaktadır. Doğu tarafındaki sfenksin iç yüzünde pençelerinde tavşan taşıyan çift başlı kartal bulunmaktadır.

Sfenksli kapının doğu ve batısında yer alan kulelerin altında bulunan kabartmalar alçak kabartma tekniğiyle işlenmiş, ayrıntılar plastik olarak verilmiştir. Batı kulesi orthostatlarının hemen hemen hepsi tüm bir friz olarak izlenir. Bu kısımda altta kült-libasyon konularının ve üst sırada ise av sahnelerinin betimlendiği görülmektedir. Fırtına tanrısı onuruna kutlanan ve Hitit dini metinlerinden de bilinen bayram törenlerinde başrahip ve rahibesi olan kral ve kraliçe burada boğa karşısında dua pozisyonunda gösterilmiş, bunu izleyen kabartmalarda ise törenin diğer bölümleri betimlenmiştir. Doğu kulesindeki kabartmalarda oturan tanrıça önünde dua eden şahıslar yer almaktadır; bunlar kült törenlerinin devam ettiğini göstermektedirler. Sfenksli kapıdan içeri girip, giriş kompleksini geçtikten sonra sağ tarafta "Mabet-Saray" olarak adlandırılan büyük bir Hitit yapısının temelleri görülmektedir. Bu yapı, çeşitli depo odaları ve diğer komplekslerden oluşmaktadır.




Hattuşaş-Boğazkale
Mısır, Babil ve Mitanni gibi Eski Doğu'nun büyük güçlerinden biri olan Hititler, yaklaşık M.Ö. 1200 yıllarına kadar Anadolu'nun büyük bir kısmına ve zaman zaman da Kuzey Suriye'ye hükmetmişlerdir.

İlk yerleşim izleri, Kalkolitik (Taş) Çağ'a kadar (M.Ö. 5000) inmektedir. Kesintisiz yerleşmeye başlanılması ise, Eski Tunç Çağı'nın sonlarına (M.Ö. 3000) doğru olmuştur. Bölgenin yerli halkı olan Hattiler, burada bir kent kurup, Hattuş adını vermişlerdir. M. Ö 20. yüzyılda Orta Dicle Bölgesi'nden gelen Assurlu tüccarlar, Hatti yerleşmesinin hemen dışında, bir Karum, (bir ticaret kolonisi) kurmuşlardır. Bu yıllarda Kaniş/Neşa'nın (Kayseri yanındaki günümüz Kültepe'si) denetimi altındaki, Assur Ticaret Kolonileri, Güneydoğu ve Orta Anadolu'ya yayılmıştır. Adının Hattuş olduğu bilinen bu yerleşimi M. Ö 1700'lerde ilk Hitit Büyük Kral'ı Kuşşara'lı Kral Anitta yıkmıştır.

Hitit yazılı kaynaklarından anlaşıldığına göre, I. Hattuşili'nin iktidara gelmesiyle (M.Ö. 1665-1640) Hattuşa, Hititlerin başkenti olmuştur. Hitit İmparatorluk döneminde, yani M. Ö 14 ve 13. yüzyıllarda, şehir yaklaşık olarak altı kilometre uzunluğunda bir surla çevrilmiştir. Daha geç bir imar evresinde bu surların önüne ikinci bir duvar daha örülerek, kent daha sıkı bir savunmaya alınmıştır. Bu yeni sur üzerinde bulunan, anıtsal şehir kapılarının çoğu günümüze kadar oldukça sağlam durumda gelmiştir. Güney batıda, dış yüzünde aslan yontuları bulunan Aslanlı Kapı'yla, iç yüzünde, silahlı tanrının bulunduğu Kral Kapı, bunların en önemlileridir. Kentin güney ucundaki Yer Kapı'nın özel bir rolü olmalıydı. Burada 30 m. yüksekliğinde, 250 m. uzunluğunda ve 80 m. genişliğinde bir toprak set oluşturulmuştur. Bu set üzerinden geçen kent surunun ortalarında Sfenksli Kapı yer alır. Bu kapının tam altında, Hatuşa'nın bugün içinden geçilebilen tek potern (tünel) vardır. 71 m. uzunluğunda ve 3 m. yüksekliğindeki poternden geçilerek sur dışına çıkılmaktadır.

Şehirde ayakta kalmış, izlenebilen yapıların büyük bölümü, surlar gibi, M.Ö 13. yy.' dan kalmadır. Kraliyet yapılarının yer aldığı Büyükkale'de, direkli galerilerle çevrili avlular, konutlar, depo binaları ve büyük bir kabul salonuyla, büyük bir saraya ait kalıntılar ortaya çıkartılmıştır.

Hitit metinlerinde sık sık "Hattuşa Ülkesinin bin tanrısından" söz edilmektedir. Kuşkusuz bu tanrıların çoğu İmparatorluk başkenti Hattuşa'da kendilerine bir tapınım yeri edinebilmişlerdir. Başkent Hattuşa'da bugüne kadar 31 yapı, tapınak olarak tanımlanmıştır. Hattuşa'nın en büyük dini yapısı olan Büyük Tapınak, aşağı şehirdeki konutların ortasında tek tapınak olarak yükselir. İki kült odası olduğu için tapınak, imparatorluğun tanrılarının en büyükleri olan fırtına tanrısı ile Arinna'nın güneş tanrıça'sına adanmış olmalıdır.

Yukarı şehir'de tapınaklar yanında, kraliyet saraylarının bulunduğu Büyükkale'nin önünde, resmi işlere ayrılmış, bazı anıtsal yapılar açığa çıkartılmıştır. Şehrin bu bölümünde, son Hitit Büyük Kralı II.Şuppiluliuma' nın Luvi hiyeroglifleriyle, taş üzerine kazınmış, kendisi ve babası IV. Tuthaliya'nın yaptığı işleri anlatan iki büyük yazıt bulunmaktadır.
 

Ortaköy-Şapinuva
Hitit Devletinin önemli kentlerinden biri olan Şapinuva, (Ortaköy), Çorum' un 53 km. güneydoğusundadır. Çekerek nehri etrafında yer alan Göynücek Ovası ile Alaca Ovası arasındaki geçit üzerindedir.

Hitit Çağında, hem siyasi hem de coğrafi konumu nedeniyle stratejik bir noktada yer alan şehir, önemli bir askeri ve dini merkezdir. Ortaköy kazılarında açığa çıkan ve sayıları 4.000'e ulaşan çivi yazılı tablet ve fragmanların (parça) oluşturduğu arşivde, Hititçe yazılmış olanların yanısıra Hattice, Hurrice ve Akadca yazılmış idari, askeri, dini ve fal metinleri bulunmakta olup, bunların büyük bir kısmı Orta Hitit dönemine (M.Ö. 14. yy) aittir. Buradaki yazışmalardan Taşmişarri (III. Tuthaliya) - Taduhepa kraliyet ailesinin bu şehirde hüküm sürdüğü anlaşılmaktadır. Devam eden kazı çalışmalarında bugüne kadar A binası ismi verilen anıtsal idari yapı ve B Binası olarak adlandırılan ticari yapı açığa çıkartılmıştır.



Kapılıkaya Anıtsal Kaya Mezarı
 
Çorum-Osmancık karayolunun Kırkdilim mevkiinde yolun sağında, derin vadilerin oluşturduğu engebeli bir arazi üzerinde yer almaktadır. Hellenistik Döneme tarihlenmekte olup, (M. Ö. II. yy) komutan İKEZIOS'a aittir. Çay seviyesinden yüksekliği 65 m. dir.
 


Hüseyindede Eski Hitit Kült Merkezi
Hüseyindede, Sungurlu ilçesi, Yörüklü Kasabası'nın yaklaşık 2.5 km güneyinde yer alan bir tepedir. Bu tepenin güney ucundaki hafif eğimli arazi; Eski Hitit Dönemi yerleşim alanlarındandır.

Hüseyindede'de bulunan önemli eserler kabartmalı vazolardır. Buradaki kült yapısında bulunan ve tümlenebilen her iki vazonun frizlerinde, müzik ve dans eşliğinde sürdürülen kült törenleri sahnelenmiştir. Hitit dini bayramlarında gerçekleştirilen dans ve müziğin önemli yer tuttuğu bu törenlerin konu zenginliği, yazılı belgelerden de bilinmektedir. Hüseyindede vazolarında, Hatti geleneğini sürdüren ve Fırtına Tanrısı'na tapınmada önemli yer tutan tasvirler bulunmaktadır. Vazolar, yazılı belgelerde anlatılan çeşitli bayram törenlerinin hikaye şeklinde tasvirine en uygun sanat eserleridir.

Ağlı Mağrası
 

Kalenin bulunduğu kayalarda bulunan, Paflagonyalılar ve Bizanslılar tarafından yerleşim yeri, mezar odası olarak kullanılan mağaralardan görünüm.

Haç

MÖ 100-700 yılları arasında paflagonyalılar, daha sonraları Bizanslılar tarafından yerleşim ve korunma alanı olarak kullanılan Kalenin kuzey tarafında kaya kütlesinin orta kısmında aşağıdan yüksekliği 15m bir mağara daha vardır ve halk dilinde berber odası olarak adlandırılmakta olup burasının kilise olması muhtemeldir. Mağaranın içinde kaya oyularak oturma yeri yapılmış dış tarafında ki duvarlarda ise haç işaretleri yine kaya oyularak yapılmıştır. 

Eski Ekin Mağarası

Yapma mağaradır. Yanından dere geçen bu mağara yığılmış taş basamaklarından çıkınca yontulmuş bir kapıdan dar bir koridorla geniş bir odaya geçilir. Odanın içerisinde oturma yerleri ve dışardan ışık alması için bir de penceresi vardır.
 
Gerdek Kaya Mağarası
Çorum'a 12 km uzaklıkta Elmalı köyüne yakın bir yerdedir. Mağara tek bir odadan ibârettir. Dış duvarları üzerinde çok enterasan motifler vardır.
 
Büyük Laçin Mağarası
Laçin'e bir km uzaklıktadır. Bir odadan ibârettir.
 
Mescitli Mağarası
Kaya içine oyulmuştur.Köye iki kilometredir.
 
Yeni Kışla Mağarası
Mağaranın içerisi 8-10 m yüksekliğindedir.Köye bir kilometre uzaklıktadır.
 
Molla Hasan ve Kadıderesi Mağarası
Yanyana dizilmiş üç dallı bir mağaradır. Köye 1 km uzaklıktadır.
 
Alköy Mağarası
Cemilbey bucağına bağlı Alköy'ün yakınında yerden 4 m yükseklikte çok düzgün oyulmuş bir mağaradır.  
 
Sazak Mağarası
Saçayak boğazına 500 m uzaklıkta bir kaya üzerindedir. Mağarada ocak yerleri ve sedirler vardır.
 
Kılıçören Mağarası
İçerisine, çok derin bir koridorla girilir. Bu mağarada söylentilere göre büyük bir hazînenin Bizanslılar zamânında saklandığı söylenmektedir. Mağaranın ağzı kapalıdır, az bir yeri açıktır. Kılıçören köyünün güneyindeki dağlardan birisidir.
e-mail
 
suat.bjk1903@hotmail.com
corumluyuz-biz@hotmail.com
Suat Kıcık Site Yöneticisi
 
Suat Kıcık Web Site Sahibi&Site Yöneticisi
Bu Alanda Reklamınız Olablir
 
Copyright © 2010 by Suat Kıcık
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol